İvana Sert: “Aşık olunca iştahım kesiliyor”

0
900

İvana Sert ve Mehmet Yaşin buluştu. İvana Sert, yiyerek formda kalmanın sırlarını anlattı.

Çocukluğunuzdaki evinizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?

Ben çok sebze yiyen bir çocuk değildim ama yumurta, protein, et türü şeyleri çok seviyordum. Zaten Sırbistan Mutfağında et çok var, sürekli et yemekleri, tencere yemekleri var. Şu anda da bu tür yemekleri çok seviyorum. Çocuk iken nasıl alışıyorsun büyüyünce de öyle oluyor. Yemek kültürü çok önemli.

Annenizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?

Dolmalar, kuru fasulyeler, tencere yemeklerini çok güzel yapıyordu. Babaannemin yemekleri daha lezzetliydi, inanılmaz yemek yapıyordu. Bir hayvan kesilince her tarafı değerlendiriliyordu. Sosis, kavurma, pastırma, pirzola, her şeyi kendi yapıyordu. İnanılmaz başarılıydı yemek konusunda. Beraber yaşamıyorduk, yaz tatilinde babaanneme gittiğim zaman en az iki üç kilo alıyordum. 85 yaşında, halen gittiğimde onun yemekleriyle kilo alıyorum, İstanbul’a gelince sıkı rejime giriyorum.

O dönemde mızmız mı yoksa iştahlı bir çocuk muydunuz?

Her zaman iştahlı bir çocuktum, sadece yemek değil hiçbir konuda mızmızlık yapmazdım. Asker çocuğu olduğum için, bizim evde mızmızlığa yer yoktu zaten. Bu konuda aileme çok teşekkür ediyorum aslında, bu disiplin hayatımın her yönünde devam etti, bu güzel bir davranış.

Babanızın mutfakla arası nasıldı, mutfağa girer miydi?

O da mutfağı seviyordu, kuru fasulye gibi tencere yemeklerini çok güzel yapıyordu. Biz ona asker kuru fasulyesi diyorduk, içinde bol et oluyordu, yeşilbiber koyardı. Zamanı oldukça mutfağa girerdi.

Siz ilk ne zaman mutfağa girdiniz ve ne pişirdiniz?

5-6 yaşında annemle beraber mutfağa girdim, 7 yaşında kendime kahvaltı hazırlıyordum. Kebap pişiriyordum, yumurta yapıyordum, kuru fasulye, tencere yemeklerini öğreniyordum. Yemek yaparken hakikatten stresimi atıyorum. İlk bilinçli yemeğimi çok genç yaşımda yaptım, hatırlıyorum o yemek tavuklu çorbaydı. Tabi yaş ilerledikçe her şeyi öğrendim, aslında yemek yapmak benim için bir zevk. Sadece yemek yapmakta değil, mutfaktaki hazırlıktan, sofradaki tabağın, bardağın duruşundan, görünüşünden mumuna kadar her şeyle ilgilenirim. Sofradaki dekorasyonu da çok seviyorum, yemek zevkli bir kültür ve yemeğe dair her şey çok güzel olmalı.

Yemeğe bu kadar düşkünsünüz, vücut ölçülerinizi korumak için ne yapıyorsunuz?

Tabi ki yemek yiyorum ama kilo alınca rejim yapıyorum, rejim demek az yemek yemek demek, disiplin demek. Spor da yapıyorum ama biliyorsunuz bir televizyonda dans programına katıldım. Üç ay bu programdaydım, bu süre içinde hiç kilo almadım. Kilo vermek için kesinlikle spor spor spor diyorum. Normal hayatımda da bir buçuk, iki saat spor yapıyorum. Vücudumu çok iyi tanıyorum, bir gram alsam hemen fark ediyorum. Biliyorsunuz bir çocuğum var ve hamilelik döneminde 25 kilo aldım, çok ama çok yiyordum, eti çok seviyorum yani etçiyim. Sonra buraya gelince yavaş yavaş spora başladım ve altı ay içinde 25 kiloyu verdim. Annelere de tavsiyem çocuklarına çok süt vermeleri. Emzirirken 500-550 kalori yakıyorsunuz.

Türk yemekleriyle aranız nasıl?

Özellikle zeytinyağlıları çok seviyorum. Sırbistan ve Türk mutfağı birbirine çok yakın. Dolma, kuru fasulye, köfte, güveç, börek çok çok yakın tatlar. Komşu olarak mutfaklar arasında çok karışma olmuş ama zeytinyağlı yemekler bizde yok ve ben zeytinyağlı yemekleri çok seviyorum. Yani bir kere çok sağlıklı, yiyebildiğiniz kadar yiyin kilo almıyorsunuz ama tabi ki ekmek yok. Ben üç beyazdan uzak kalıyorum. Türkiye”nin tatlıları çok güzel ama ben tatlı sevmiyorum, çikolata bile yemiyorum. Benim şansım tatlı sevmemek olabilir, dondurma bile çok fazla sevmiyorum, kendini tutmak değil tamamen sevmemek. Benim çocuğum da belki ayda bir kere çikolata yer.

Bir günlük beslenme programınızı anlatır mısınız?

Kalkınca önce spor yapıyorum, ağır spor yaptığım için midem bulanıyor, ağırlık çalıştığım zaman protein yiyorum yani omlet yiyorum. Öğle yemeklerinde çorbaları çok seviyorum, mercimek çorbası, ezo gelin çorbası olabilir, yanında bir parça et yiyorum. Tava yasak, ızgara yiyorum zaten ızgarada lezzet etin içinde kalıyor. Akşamları bol bol balık yiyorum, bazen de et yiyorum.  Et konusunda tercihim çok az pişmiş bonfile, yani kanlı olacak, vampir gibiyim.

Aşk ile yemek arasında ne gibi bir ilişki var?

Bir kere ben âşık olunca çok kilo veriyorum. Bence aşk ve yemek arasında çok büyük bir bağlantı var. Âşık olunca iştahım kesiliyor, o sürede hiç kilo almıyorum.

İyi yemek yapan insanlardan etkilenir misiniz?

Tabi ki, zaten bu bir zevktir, sanattır. Yemek yapmak bir sanattır ve yanımda böyle bir sanatla uğraşan bir insanın olması çok güzel bir şey. İyi yamak yapan kim olursa olsun ona hayran olurum, hatta kıskanırım.

Sürekli rejim halinde misiniz?

Değilim, yani şöyle diyebilirim, bazı günler canım ne isterse yiyorum ama sonra kesiyorum, spor yapıyorum, dengeliyorum. Ekmeğe bir düşkünlüğüm yok, yemekle ekmek yemem. Pilavı çok seviyorum, özellikle bulgur pilavına bayılıyorum, bence dünyanın en sağlıklı yemeği.

Yiyemem diyeceğiniz yemek hangisi?

Yılan, timsah, hatta böceğe kadar her şeyi yiyebilirim, hayır diyebileceğim bir yemek yok. Diyelim ki açlıktan öleceğim, ortada böcek varsa onu da yiyebilirim.  Ama karnım toksa canım hiç bir şey yemek istemez, hatta yemeği görmek bile istemem. Çilek çok seviyorum, belki çilek yiyebilirim.

Sizi mutlu eden bir yemek kokusu var mı?

Sarımsak kokusunu çok seviyorum. Bu koku benim tüm iştah duygularımı kamçılıyor. Yoğurdun içinde, domates sosunun içinde, nerede olursa olsun sarımsağa bayılırım.

Evinize gelen misafirlere yemeği kim yapıyor?

Ben evdeysem ben de yapıyorum, yardımlaşma oluyor. Yemekleri ben tespit ediyorum. Konuklarım yemeklerimi seviyor. Değişik yemekler yapıyorum, mesela salata yaptığımda sadece yeşillik yapmıyorum, içine kuru domates, ceviz gibi şeyler de ekliyorum. Sade şeyler yapmıyorum.

En iyi yaptığınız yemeğin tarifini alabilir miyim?

O zaman benim asker kuru fasulyemin tarifini vereyim. Fasulyeyi bir gün önceden ıslatıyorum, suyunu döküyorum, sonra ikinci suyun içine koyup haşlıyorum. Tabii suyun üstünde biriken köpükleri alıyorum ki gaz yapmasın. Teflonda soğanı öldürüp, tencereye atıyorum. Daha sonra ince doğranmış soğanı, bütün yeşil biberi ekliyorum. Bizim memleketten gelen özel isli eti de koyduktan sonra ocağın altını kısıp yavaş yavaş pişiriyorum. Pişmeye yakın, ayrı bir tencerede azıcık yağ, pul biber ve unla yaptığım sosu da tencereye boşaltıyorum. Asker kuru fasulye hazır, yanında pilav kullanmıyorum.

Sırp ve Türk mutfağının benzer yemekleri hangileri?

Yaprak sarma, biber dolma, köfte, börek. Börek bizde de kıymalı, patatesli, peynirli yapılıyor, ıspanaklı, mantarlı da olabilir ama en çok bu üçü yapılıyor. Yufka açmak çok önemli, bende açmayı öğrendim ama zamanım yok, çok zor bir şey. Türkiye’nin yufkası daha güzel, inanılmaz yufkalar var Türkiye’de. Bir kaseye süt, yumurta, peynir, biraz yoğurt koyup çırpıyorsun, yufkanın arasına koyup kıvırıyorsun, üstüne biraz susam serpip fırına veriyorsun harika oluyor.

Türk mutfağında olup da Sırp mutfağında olmayan hangi yemekler var?

Başta zeytinyağılar. Patlıcan yemekleri de bizde çok az, Türkiye’de patlıcan çok kullanılıyor, közleme patlıcana bayılıyorum, harika. Sırbistan mutfağında patlıcan hiç yok, belki güveç içinde kullanabilirler ama ben hiç görmedim.

Gece kalkıp buzdolabından bir şey tırtıklıyor musunuz?

Hiçbir zaman, hayatta böyle bir şey yapmadım. Kocam sürekli yiyordu, gecede üç, dört kez dolaptan bir şeyler alıyordu. Onun için mutfağın kapısını kilitleyip, anahtarı sakladım. Akşam yemeğinden sonra yemek işi biter. Yaş otuzdan sonra metabolizma yavaşlıyor, onun için yediklerin hemen kiloya dönüşüyor diyorlar. Hayır, sporunu yapacaksın, yediklerine dikkat edeceksin, o zaman hiçbir şey kilo yapmıyor.

Arada bir kaçamak yaptığınız oluyor mu?

Ben çok kontrollüyüm, 15 sene sigara içtim ama bir gün içinde sigarayı bıraktım. Ekmek benim için zararlı onun için hayatımda çıkarırım. Hamileyken Amerika’da cilt için doktoruna gittim, “peynir sana alerji yapıyor sivilceler o yüzden” dedi ve bir sene peynir yemedim. Yani yapmayacağım dediğim zaman yapmıyorum, onun için benim normal beslenmem benim için bir ziyafet zaten. Özlediğim, isteğim şeyleri yiyorum,

Mutfağa giren erkeklerden hoşlanır mısınız?

Evet hem de çok. Erkek mutfak giriyorsa, o zevkli, sanat seven bir erkek demektir. Sadece televizyon izleyen, futbol izleyen, kola içen erkekler yerine mutfaktaki erkek tercihimdir. Hele bir de güzel yemek yapabiliyorsa çok güzel bir şey olur.

Ne tür sporlar yapıyorsunuz?

Kardiyo çok önemli, kilo vermek için en önemlisi kardiyo. Koşmak, bisiklete binmek, tenis oynamak, yani kalp atışını hızlandırmak lazım. Spor yapmak çok iyi bir şey ve aynı zamanda kendini de çok iyi hissediyorsun, hem de güç veriyor. En güzeli de kick boks, ben altı sene bu sporu yaptım. Yani bana yan bakacak erkekler dikkat etsinler.

Tombul hanımlar niye manken olamıyor?

Oluyorlar, büyük beden mankenler var. Kilolu kadınlara şu an özel mayo yapıyorum, giydiklerinde fazla kilolar toparlanıyor biraz. Kendilerini daha iyi hissetmeleri, moral vermek için bunu yapıyorum. Ayrıca kendilerini öyle gördüklerinde zayıflamak isteyecekler. Psikoloji çok önemli. Bu konuda bir kitap yazıyorum. Orada, spor yapınca, şık olunca kendilerini ne kadar iyi hissedeceklerini, kendilerini sevmelerini, kendilerini sevince her şeyin daha güzel olacağını anlatacağım. Sen kendini sevmezsen seni kimse sevmez.

Mankenliğin zor yanları neler?

Güzel bir iş ama aynı zamanda tehlikeli bir iş, zeki olmak gerekiyor. Doğru yanlışı iyi ayırt etmek gerekiyor, o hayatın içinde her şey var. Manken olmak isteyen genç kızlar, kafalarını güzel kullanmalılar. Mankenlik bir sanattır, zeki olmazsanız bu işi yapamazsınız.

Restoranda yemek yerken gözlerin üstünüzde olmasından rahatsız oluyor musunuz?

Yokkkk, o kadar alıştım ki, rahatsız olacak bir şey yok, o bakışlardan bana pozitif enerji geliyor. Hayata hep pozitif bakmak gerekiyor, nasıl bakıyorsan hayatı öyle yaşıyorsun aslında.

Alış verişe gider misiniz, meyve sebze seçmeyi bilir misiniz?

Tabikiiii, pazara gitmeyi çok seviyorum, oradan elbise bile alıyorum, sebze, meyve seçmeyi çok seviyorum. Pazarlarda değişik elbiseler, aksesuarlar buluyorum, alıyorum, kesiyorum, bir şeyler yapıyorum. Sık sık Bebek pazarına, Levent pazarına gidiyorum ama özellikle haftada bir gün organik pazarına gidiyorum.

Kimlerle yemek yemekten zevk alıyorsun?

Arkadaşlarımla, dostlarımla. Oğlumla haftada bir gün yemek yemeğe gidiyoruz. Ateş de benim gibi et ve balık seviyor, sebze yemiyor, bende çorbasının içine blendırdan geçirdiğim sebzeleri koyuyorum. Şu anda sebze sevmiyor ama büyüyünce sevecek eminim.

İstanbul’da en sevdiğin restoranlar?

En beğendiğim, Sunset, manzara olarak çok güzel, mutfağı da çok iyi. Papermoon’da da her zaman güzel yemek var. Canım Çin yemeği çekince Dragon’a gidiyorum. Balık’ta Arnavutköy Balıkçısı bir numara.

a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
a target="_blank" href="http://www.vizeland.com/">
Paylaş
Mehmet Yaşin
Mehmet Yaşin
20 yılı aşkın bir süredir çeşitli gazetelerde muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü ve yayın yönetmenliği yaptıktan sonra Atlas dergisini çıkardı. Daha sonra Doğan Dergi Grubu'nda Genel Müdür olarak çalıştı. Daha sonra Doğan Kitap'ı kurdu. Uzun yıllar yayın yönetmenliğini yaptı. Bu süre boyunca birçok genç yazarı okuyucuya tanıttı. Yayıncılıktan sonra CNN Türk televizyonunda 'Yol Üstü Lezzet Durakları' programını yapmaya başladı. Aynı anda Hürriyet gazetesinde, İstanbul Life, Atlas, Capital, Meat and Beef dergilerinde lezzet yazılar kaleme aldı. Hem gazete, hem sosyal medya hem de televizyonda geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. Dört kitabı var.